22 Mayıs 2013 Çarşamba

KÜBA’YA AÇLIĞA KARŞI SAVAŞTA ÖVGÜ



KÜBA’YA AÇLIĞA KARŞI SAVAŞTA ÖVGÜ


            Bir süre önce, Küba’nın Doğaya Saygılı Tarımı başlıklı bir yazı hazırlamıştım; bizim de içinde çırpındığımız anamalcı kürede insanlar geçim sıkıntısından yerleri tırmalarken; büyük çoğunluğu acımasızca sömürenler bile sağlıklı besin bulamazken, türeyim gözeleri üzerinde oynanmış besinlerle yavaş yavaş zehirlenir, canavara döndürülürken, 50 yılı aşkın süredir ABD’nin tanımdışı kuşatması sonucu anlatılmaz parasal sıkıntılar çeken Küba’nın halkını evrenin hepimize armağan ettiği yararlı besinlerle yaşatma çabalarına değinmiştim.
            Yazdıklarımın doğrulaması, hem de ABD’nin kesin denetimi-yönetimi altındaki bir örgütten, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nden geldi; soL Gazetesi, 17 Mayıs’ta, sözkonusu Örgüt’ün Yöneticisi José Graziano da Silva, 29 Nisan 2013’te Roma’dan şu mektubu yazmış Fidel Castro’ya:
            Sevgili Kumandan,
            1996 yılında Roma’da toplanan Dünya Gıda Zirvesi’nde alınana karar gereği, bütün ülkelerde gıda yetersizliği yaşayan insanların sayısını 2015’e kadar yarıya düşürme hedefine önceden ulaştığı için Küba halkını ve sizi yürekten kutlamak üzere, GTÖ Genel Müdürü olarak size seslenme onuruna erişmiş bulunuyorum.
            Anımsayacağınız gibi, zirveye katılarak bizi onurlandırmış örgütümüzün toplu belleğinde kalıcı yer edinen, kısa, ama etkili bir konuşma yapmıştınız. Konuşmanızı şu sözlerle bitirmiştiniz: ‘Bugün açlıktan ölenler için çalan çanlar, eğer kendini kurtaracak bilgeliği gösteremez ise yarın insanlık için çalacaktır.’  Ve aktarıldığına göre, zirvenin ardından gerçekleştirilen basın toplantısında, bu amaca ulaşılsa bile, insanlığın henüz açlık belasından kurtulamamış öbür yarısına ne diyeceğimizi bilemediğimizi söylemiştiniz. Dedikleriniz, bugün de önem ve değerini koruyan düşüncelerdi.
            O günden bu yana 17 yıl geçti, önümüzdeki Haziran Roma’da gerçekleştirilecek GTÖ toplantısında, üye ülkelerin onayıyla, tarihte ilk kez açlığın bütünüyle yok edilmesini Örgütümüzün bir numaralı amacı hâline getirecek bir karar alacağımızı size bildirmekten haz duyuyorum.
            Açlığı yenme konusunda üstün başarı sağlayan öbür 15 ülke ve Küba o etkinlikte onurlandırılacaktır. Bu ülkelerin hepsine, zirvede saptanmış amaca hedeflenene tarihten önce ulaştıkları için birer onur belgesi sunulacaktır. Küba’ya eşlik edecek öbür ülkeler Ermenistan, Azerbaycan, Şili, Fiji, Gürcistan, Gana, Guyana, Nikaragua, Peru, Samoa, São, Tomë ve Principe, Tayland, Uruguay, Vnezülla ve Vietnam’dır.
            Ülkenizin gerçekleştirdiği bu önemli başarı dolayısıyla sizi yeniden kutlarken, şahsınıza ve Küba halkına esenlik ve başarı dilerim.
            Derin saygı ve takdirlerimle.”
            Gördüğünüz gibi, 11 milyoncuk Küba, topu topu 50 yılda, Avrupa ve Amerika’nın hindiler gibi şişinerek övündüğü şu korkunç anamalcı yalan talanı yaratmak üzere, Güney Amerika’nın da içinde bulunduğu dünyamızı insanlık tarihinde görülmemiş biçimde soyar; altın, gümüş bakır gibi değerli madenlerini ülkelerine taşıyıp akıl almaz bir artıdeğer birikimi yarattığı 400 yıllık sömürge döneminin izlerini sildiği gibi, SSCB’nin yanına bile yanaşamadığı amacı da gerçekleştirmiş, ilk atalarımızdan timsahın kör bencilliği içende yaşatılan anamalcı düzensizliğin çürümüş, yozlaşmış insanının yerine YENİ İNSANI; toplumsal yaşamını dayanışmaya, bilgiyi de besinleri de bütün öbür şeyleri de sese seve paylaşmaya dayandırmış; dolayısıyla sevgili Atatürkümüzün, Yurtta Barış, Dünyada Barış  ilkesini kendiliğinden yaşayıp uygulayan YENİ İNSANI geçirmeyi başarmıştır.
            Bunun için sihirli değnek yok ellerinde; son derece somut, etkili bir yol var: bütün sanal ayrıcalıklara kesin son vermek; yurttaşların hepsine, 365 gün, 24 saat hiçbir konuda, tek bir yalan söylememek; bütün bilgileri paylaşmak.
            Bunu titizlikle uygulayınca, başka bir yazıda değindiğim şey yine su içer gibi gerçekleşiveriyor: yeni Anayasa’nın yürürlüğe konabilmesi için açılan ülkesel tartışmaya tam 8 milyon kişi katılıyor; Havana’da açılan Kitap Fuarı’nda öyle faso fiso yayınlar değil, içlerinde Dünya Klasikleri’nin de bulunduğu 6 milyon kitap satılıyor.
            Ama tehlike hâlâ anlatılamayacak kadar büyük: Kübacık 11 milyon; anamalcı yanılsamada direnen, savaşlarda milyonları birbirine kırdırarak ayakta kalmaya çabalayan kesimse 6,5 milyar. Bakalım nitelik mi ağır basacak, nicelik mi bu öldürücü yarışta?

                                                                       Güncel Mersin, 18 Mayıs 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder