TURGUT UYAR
“O
güzelim atlara binip gitmiş o güzelim
insanları”güzelim Türkçemizin gök kubbesinde bıraktıkları hoş sedalarla
anmayı sürdürelim.
Turgut Uyar’la güzeller güzeli yoldaşı Tomris Uyar’ı da elbet De Yayınları’nda
Yeni
Dergi aracılığıyla tanıdım; Turgut’un
şiirlerini, Tomris’in de gerek çevirilerini, gerek yazılarını
basardı sevgili Memet Abimiz.
Yazın dünyasının
bütün öbür benzersiz yıldızları gibi, onların da can dostları arasına katılma
mutluluğunu yaşadık, evlerinde kim bilir kaç geceyi paylaştık; sonra önce Turgut’un, epey sonra da olsa, ardından
Tomris’in gidişiyle yüreklerimiz
dağlandı; şimdi hepiniz gibi, biz de geride bıraktıkları inanılmaz derecede hoş
sedalarla avunmaya çalışıyoruz.
Turgutçuğumun önce, 1949 yılında basılmış ilk kitabı Arzı-ı
Hâl’den bir şiir seçiyorum:
GARİP ANADOLUMUN DAĞLARI
Garip Anadolumun dağları,/
Dağların efendileri, ağaları. / Güzelsiniz, ulusunuz, hoşsunuz. / Dört mevsim
içinde dört mevsim kışsınız. / Garip Anadolumun dağları, / Dağların efendileri,
ağaları…
İyi kalpli, anlayışlı,
gösterişsiz, / Fakir köylerimi beklersiniz. / Bazen yolsuz korsunuz, yoksuz
korsunuz, / Haritada bile ne heybetli durursunuz. / Fakir Anadolumun dağları, /
Ramanlarım, Nemrutlarım, Süphanlarım,/ Verecek bir şeyim yok ise gönlümden
başka, / uğrunuzda, üstünüzde kalsın kanlarım..
Garip Anadolumun dağları,/
Dağların efendileri, ağaları./Oy, dağlar, garplı dağlar, şarklı dağlar, /
Türkülü, şarkılı dağlar.
…….
Ardınızda yâr ağlar…
1962’de
basılmış Tütünler Islak’tan bir şiir:
ÇOK ÜŞÜMEK
Bir Kalır uzun resimlerde anısı
sakallarımızın/ Urban içinde Üşüyüp Üşüyüp kaldığımızın
Bir Kalır yanık yağlar kokusu
şehirlerde / Uzun nehirlere binip uzaklaşmadıkça
Bir Kalır yabancı yataklarda o
oteller / Meydanlar heykeller sizin olmadığınız her yer
O çok yalınç gerçekli gelip
gitmeler
Bir Kalır uzun duvarlar ve
onların dipleri / Bir Kalır Yılgın Adamların hep “Evet” dedikleri
Çok üşürdük hep üşürdük üşümekti
bütün yaşadığımız / Üşürdü ellerimiz aşkımız sonsuz uzun sakallarımız
Tükenir dağınık diriliği
kaşıntımızın bir gün / Bir Kalır uzun kitaplarda anısı çok Üşüdüğümüzün.
1982’de
basılmış Kayayı Delen İncir’den:
BİR METİN NASIL YAZILMALI
tomris için bir öykü yazılacaksa
/ o öykü güzel bir öykü olmalı / kendi verdiği deftere el yazısıyla / topraktan
çıkarılmış bir el yazısıyla / taze bir yazı / gümüş para gibi eski ama / Güzel
bir öykü nasıl yazılır? / işte bir soru. / Önce kurttan kurtlardan söz etmeli
galiba / yaşlanmaya koşuşan genç ve derin soluklu kurtlardan / bir balığın adı
geçebilir sonra / nasıl bir balık? / yenmeyen. / sonsuz giysisiyle bir
adabarbunyası / kandökücü bir denizaygırı ile birlikte / hiç söz etmemeli
polyesterden plastikten / ama / bir damla kemiği hiç unutulmamalı / keyifle eti
sıyrılacak / elbet sonra rakı da / susuz ve imkânlı / bir ev: / çatısı
unutulmuş / bir kedi! / patileri tüylü toprağa basmamaktan / ama şişman onurlu
/ tembel ve yeşilli . / bir çocuk! / sarı kafalı / inatçı, güzel ve ağırkanlı /
Aritmetikte yanlış yapılabilir / İmlâda asla!...
bir ayı girmelidir öyküye /
ayıcı, ayıcının yedeği ve palavracı bir çocukla birlikte / vaktin bir yaz günü
akşamüstü olduğu unutulmamalı / bir resim! / kırmızı ve mavisi bol / hınzır bir
su terazisi / (suyu tartmadığından/ bu gerekmeyebilir / seki de gerekir, bilmiyorum
ki.) / ama öyle mengene desimetrik sibernetik / ve çamaşır makinası kesinlikle
olmamalı. / Evet! eksiksiz bir deniz ve gökyüzü / başkişileri öykünün / nerden
geldikleri belli olmayan / - uyrukları da belli değil - / kalın ya da ince
hiçbir manto konulmamalı öyküye / ama uzak şapkalardan / uzak aşklardan uzak
anıştırmalar bulmalı / öyle bir kentin en kesin saatlerinde bile / bir çiçekle
bir kuşun varlığı gibi / iğne iplik kesinlikle giremez öyküye / teyel meyel
ilik düğme hakeza / Alkol kendiliğinden girer / en alımlı biçimleriyle / ve hiç
çıkmaz / çıkmasın varsın / Ölüm / olsa da olur olmasa da / ama güzel bir ölümse
/ şaşkın bir ölümse yaşamaktan/ ya bir geyikse ölüm / ne olursa olsun / o bir
parantezle çıkar aradan / yeri sonra saptanır / tarihte ya da coğrafyada / yani
hayatla birlikte / nasıl biter öykü, bitmeli: / tomris gelir ya da başka birisi
/ bir tabağa çorba koyar tencereden / ama kesinlikle üçler kepçeyi / dolunay
gider / kesin kuşlar ve çiçekler hüzünlenir / yani gece olur bir bakıma / haziran
iğdelerde koyu koyu demlenir / kiracılar ve ev sahipleri ve mobilyacılar
uyurlar / gemi adamları suları kesip evlerine giderler / ve öykü biter.
O
iki güzel varlığın ikisi de gitti, bereket şiir, öykü bitmedi!
Güncel
Mersin, 7 Temmuz 2013