“BEDRETTİN CÖMERT”
Barış Gümüşbaş ile Sancar Seçkiner, 11 Temmuz 1978’de Gladyo’nun alçakça aramızdan
ayırdığı sevgili Bedrettin Cömert’i
70. Doğum Yıldönümü’de anmak üzere bir kitap hazırlamışlar, Hacettepe
Üniversite Yayınları 1. hamur k3ağıra özenle basmış.
Anımsayacaksınız,
Sancar Seçkiner’i Sinema Şenliği’nde
Feriye Sineması’nda gösterilen Marco
Belllochio’nun Uyuyan Güzel filminde
tanımıştım; Sancar da Hacettepe’de
öğrenim görmüş; daha önce de başka bir çok sevdiğim insanın, Magdi Rufer’in anısına kitap hazırlamışlar arkadaşlarıyla birlikte.
Kitapta
birçok değerli insanın Bedrettin’le
ilgili anı ya da değerlendirme yazıları var; 1974 ve 78’de, bilemeyeceğim
kişisel nedenlerle, bilerek ya da bilmezden gelerek ülkemizi ABD’nin
heveslerine kurban edenlerden biri olan Ecevit’in
yazık ki ancak göstermelik kalan danışma Kültür Bakanlığı’ndaki Danışma
Kurulları’nda ya yana çalışmıştık Bedrettin’le;
ama yazık ki, aydın olarak tanımanın ötesinde yakın dostu olma fırsatını
bulamadım.
Buna
karşılık sevgili Hasan Hüseyin
Korkmazgil çok yakın dostlarından biriymiş ve yürekten severmiş Bedrettin’i; ben kitaptan, bu iki
değerli insanın acılarını iç içe yaşamış, can dostum Azime Korkmazgil’in şiirsel yazısından kısa bir bölümü alacağım
ancak; gerisi size kalıyor, bu değerli kitabı edinin ve kalan yazıları canınıza
katın.
Sonuçsuz Bir Telefon Konuşması
“4
Mart 1927, 27 Eylül 1940: Tarihsel yükleriyle, destan gibi iki başlangıç!
83
yaşındaki Hasan Hüseyin Korkmazgil’i mi anayım, 70 yaşındaki Bedrettin Cömert’i
mi? Şimdi…onların unutulmaz anılarıyla, darmadağın olmalı mıyım savrulmuş bir
harman gibi; yoksa, derlenip toparlanmalı mıyım, acılarımdan doğmuşçasına!
2008
yazı… Bir de baktım, belleğim yanıyor!
Günler, Bedrettin’in aramızdan anlaşılmaz bir hainlikle koparılışının 30. yıldönümü
günleri! Kıyı’da yayımlanan, bir tür
ağıt niteliğindeki yazımdan sonra, dedim ki; Bedrettin için de, Hasan Hüseyin
için de, bundan böyle yalnızca doğum günlerinde konuşacağım!
Ben kendimi tutabilirsem
eğere/ sesimi tutabilirsem…
İkisini, neden birbirinden ayıramıyorum?
Düşünüyorum da…Canından ayrı tutmadığı, bu
demek bir dosttan bir arkadaştan bir oğuldan daha başka bir şey, belki de ikizi
gibi gördüğü Bedrettin’in ansızın yitirilmesi olayı; Hasan Hüseyin’le
evliliğimizin son dönemine damgasını kaçınılmaz olarak vurmuştur! Başka türlü,
şöyle diyebilirim: Bedrettin’den öylesine ayırtılmakla Hasan Hüseyin; akıl
sağlığını yitirmediyse de, çok ağır biçimde, duygusal ‘yıkım’a uğramıştı…
Geçmiş
miydi önümüzde uzanan artık, yoksa gelecek miydi; anılarım, gitgide derinleşerek,
acılaşma dozu artarak ve içinden çıkarak elbet, benimle yaşar gider… Ne var ki;
otuz yılı aşmış böyle gerçek bir uzaklıktan bakınca şimdi; Bedrettin’den
sonraki yılları biz Hasan Hüseyin’le nasıl paylaştık, bunun adının konması
bile, baş döndüren bir süreçtir. Geride, 12 Eylül’ün hemen öngününde; olanca
bilinçli bir kederi ve isyanı sesiyle, yüreğiyle, yaratıcı tüm varlığıyla
taşımış bir Hasan Hüseyin çıkıyor karşımıza! Ben O’nun silinmeyecek imgesine
şaşarak; içimdeki, sanki başka bir insana bakar gibi bakmaya alıştım artık. Bu
demek, Bedrettin gittikten sonraki Hasan Hüseyin; tümüyle ‘farklı’; nasıl
demeli, benden ayrı bir insan olup çıkmıştı! Ozanın ardından; kıyısına köşesine
değinen pek çok yazı yazdım. Her
saptamamla, O’nun başka bir yanını anlatmaya çalıştım. Özünü yansıtabildim mi?
Hayır! Artık Bedrettin’siz bir Hasan Hüseyin gerçeğini gerektiği gibi, bu demek
sıcağı sıcağına ve yerli yerine oturtabildiğimi sanmıyorum…
O
yakıcı 11 Temmuz ’78 sabahından, karlı ’83 Şubatına; neresinden baksak, daha
bir beş yıla yakın yaşadı Hasan Hüseyin…
Yaşadı
mı? Tartışılır!
…çürüttük
en güzel günlerimizi – zindan köşelerinde/ kapılarda
kaygılarda
boş
umutlarda…”
Bütün ölümler
geride kalan yakınlar için dayanılmazdır kuşkusuz; ama Azime Korkmazgil bunun katmerlisini yaşamış, ve kusursuz anlatmış;
ayrıca, yeryüzünde en sevdiği varlığın en sevdiğini yitirince çektiği acıyı,
düştüğü durumu, kendi acısına acılar katarak görmüş.
Okuyun
işte,
Barış Gümüşbaş ile Sancar
Seçkiner’i bize böylesine değerli bir çalışma hazırladıkları; kitabın
yayımına emeği, yardımı geçen herkesi de katkıları için yürekten alkışlıyorum
Güncel
Mersin, 7 Nisan 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder