MARCO BELLOCCHİO’NUN UYUYAN
GÜZEL’İ
KÜRESEL HARAKİRİ uygarlık diyegeldiğimiz birikimi gözümüzün
önünde eritirken, elimizde kalabilmiş son gerçekçi yönetmenlerden biri, Marco Bellocchio (Güzel gözlü, güzel
kafalı, güzel bakışlı Marco) belki
de Çaykovski’nin ünlü masalının
bugün ne hâle geldiğini belgelemek üzere çekmiş son filmini: Uyuyan
Güzel.
Sinematek,
Şişli’de konuk olduğu Kervan Sineması’ndan Taksim Sıraselviler’deki kalıcı
yerine taşındıktan sonra, bir gün, yukarıda oturup filmi beklerken ya da gösterim arasında,
cıvıl cıvıl bakışlı bir genç adımla seslenmişti; ben o sırada Fransızların ünlü
dergisi Lui’ye bakıyordum: sanatın her dalına son derece duyarlı,
yazını, resmi, baleyi, müziği hemen hemen uzman derecesinde seven ve bilen,
matematikçi Nurettin Ergun; o günden
sonra ayrılmaz dostumuz oldu. Sağolsun,
1 Nisan sabahı Feriye Sineması’ndaki gösterime Sevil’e, Nilgün’e, bana
da bilet aldı, gittik.
Filmi
beklerken, başka bir sevindirici olay yaşadım; sevgili ustam, yurdumun
yetiştirdiği en dolu ekin insanlarından Sabahattin
Eyuboğlu’nun sevgilisi, can yoldaşı Magdi
Rufer için bir anı kitabı hazırlayanlardan Sancar Seçkiner; meğer Azime
Korkmazgil de ortak dostumuzmuş, hemen telefonla kucakladık.
Filme
gelince, Marco, çekimöyküsünü Veronica Raimo ve Stefano Rulli ile birlikte yazdığı filmde, son yılların en çok
tartışılan, en gerilimli konusunu, denin uykuya (komaya) girmiş, bitkisel
yaşama geçmiş insanların çektiklerine son verilip verilmesini ele almış; ve her
zamanki bütünsel bakışıyla, yalnız o özel konuyu işlememiş; günümüzün bütün
karmaşık sorunlarını, kurumlarını irdelemiş.
İtalya’da
bir ara hemen hemen bütün gündemi kaplayan Eluana Englaro tam 17 yıldır derin uykudadır;
anamalcı kesimde insanların kolay sömürülebilmesi için en etkili uyuşturucu
olarak kullanılan dinsel inanç, bütün söylenceleriyle, masallarıyla 24 saat
yürürlükte elbet: Eluana derin
uykuda bile her ay düzenli olarak kanama geçiriyormuş; istense gebe bile
kalabilirmiş, falan filan.
Yığınlar,
özellikle kadınlar, evlerde, kiliselerde, sokaklarda Eluana’nın yaşaması için sürekli yakarıyor, ilahiler söyleyip
gözyaşı döküyorlar. Filmin başkişilerinden bir genç kız da onlar arasında;
kızın babasıysa, Eluana’nın
yazgısını belirleyecek olan mecliste, bu konuda çıkarılacak yasada ne oy
vereceğini kara kara düşünen bir senatör. Ve daha da önemlisi, çok acı çeken,
kurtar beni diye yalvaran eşinin bağlı bulunduğu aygıtı kendi eliyle çeken bir
adam.
Öykünün
gelişmesinin baba kıza neler yaşatacağını filmin dvd’sini edinip görmelisiniz.
Ele
alınan kişilerden biri genç bir hekim; çalıştığı hastane, KÜRESEL YAĞMA’nın sağlık
dizgesini ne duruma soktuğunun çok çarpıcı bir
kanıtı: hastalar koridorlara, salonlara yerleştirilmiş sedyelerde
yatıyor; üzerlerine – kefeni andıran
–beyaz bir çarşaf örtülmüş yalnız; ve işin en acıklı yanı, koridorda ya da
odada yatan ağır hastaların ne zaman can verecekleri konusunda doktorların bire
bilmem kaç bahse girmeleri.
Bu
genç doktor bir sabah işe gelirken, sokaklarda yaşayan genç güzel bir hanım
yardım istiyor, hekim para uzatırken cüzdanını kapıp kaçmaya yelteniyor, genç
hekim koşup yakalıyor, kadın da bileğini kesiyor. Bundan sonrasını da filmde
görmeniz gerek
Filmin
en çarpıcı görüntülerinden kimisi meclisin senatör odalarında, saunasında
çekilmiş; Fellini’yi andıran bu sahnelerde Eluana,
dolayısıyla derin uykuya dalmış bütün insanlar ile ilgili yasayı oylamaya
hazırlanan bu ulus temsilcilerinin davranışlarını görmek, düşüncelerini
dinlemek hem çok gülünç, hem çokkkk acıklı elbet.
Senatörün
kızı Maria¸ rastlantıyla çok
beğendiği bir delikanlıyla tanışıyor, masalsı bir gece geçiriyorlar; ama Aragon’un mutlu aşk yoktur diyen
ünlü dizesini günümüze uyarlarsak, küresel soygun sürerken kimse tek başına
mutlu olamayacağından, mutlu kalamayacağından, Maria’nın başına gelenleri de filmi izleyip görmelisiniz.
Sözün
kısası, çok acı veren, sarsıcı, dayanılmaz bir konuyu, içeriğe alabildiğine
uygun kara görüntülerle anlatan; ışıklandırmada, oyuncu yönetiminde, müziği,
giysileri kullanmada bir Rembrandt ustalığı yakalayan Bellocchio’nun Uyuyan Güzel’i, daha önceki filmleri
gibi, gerçek bir başyapıt.
Güncel
Mersin, 4 Nisan 2013.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder