7 Ocak 2013 Pazartesi

ONURLU SOYLU TOPLUMCULUK

ONURLU SOYLU TOPLUMCULUK


Gözü doymaz, çıldırmış anamalcı kürede yaşadıklarınızı biliyorsunuz; gelin şimdi öbür kürede, onurlu, soylu bir toplumculuğu yürürlüğe koymaya çalışanların küresinde olup bitenlere göz atalım.
ABD’nin ve kuyruğuna takılmış sömürücülerin baskısıyla kırk yıl Küba’da Fidel ve yoldaşlarının başlattıkları denemeye sırt çevirmiş, hattâ başarısızlığa uğraması için ellerinden geleni yapmış ülkelerin başına, çekilenlerden ders almış gerçekten ulusunu düşünen önderler geçmeye başlayalı beri, Güney Amerika’da, insanlık tarihinde ilk kez bir umut yeli esiyor.
Güzel Küba halkıyla 50 yıldır anamalcı soyguncuların bütün oyunlarını boşa çıkaran, hepimize onurlu, soylu, sevecen toplumculuğun ne olduğunu, nasıl olması gerektiğine gösteren Fidel Dede’lerine sımsıkı sarılan yeni önderler, daha önceki düşünsel kılavuzlarının, Mustafa Kemâl Atatürk’ün izinden giderek “yurtta barış, dünyada barış” ilkesi uyarınca, binlerce yılın alışkanlığını bozdular, kimseye saldırmıyor, kimseyle silahlanma yarışına girmiyor, tersine ülkelerini, yurttaşlarını bir an önce eve, okula, bakımevine kavuşturmaya çalışıyorlar.
Elbette bu işin öncü de Küba. Gerek çok yerinde bir kararla oluşturdukları ortak haber kurumu Prensa Latina’dan, gerek buradaki José Marti Küba Dostluk Derneği’nden gelen bilgilere göre şu umut verici işleri yürütüyorlar elbirliğiyle:
Biliyorsunuzdur, Chavez’in işbaşına geçişinden sonra, Küba’lu gönüllü öğretmenler, Devrim’in ilk yılında kendi ülkelerinde yaptıkları gibi, Venezüela’ya koşup yoksul halka okuma yazma öğrettiler; Küba’lı hekimler onların gecekondu mahallelerindeki halka parasız baktılar, ilaç dağıttılar, Venezüela’lı hekimlerin yetişmesine yardım ettiler.
Şimdi aynı okuma yazma atılımını, tam 500 yıl kendilerini ve bütün Güney Amerika’yı amansızca sömürmüş İspanya’da gerçekleştireceklermiş.
Bânû Avar’ın çarpıcı “Küba” belgeselini görmüş olanlar bilecek, nicedir dünyanın dört bir yanından başarılı, yoksul öğrencilere parasız tıp eğitimi veriliyor Küba’da; önümüzdeki dönemde tam 100 000 yabancı hekimi eğitmeyi tasarlıyorlarmış.
Bunun için de, Küba bütçesinin %26’sı eğitim ve sağlığa ayrılmış – gözünüzü iyice açıp bir daha okuyun: papaz beslenmesine, kilise açılmasına değil, isteyen herkese son sınırına dek parasız eğitim sağlamaya, en uzak köydeki insana bile Fidel’le eşit yalansız dolansız, etkili, donanımlı bakım sunmaya!
Timor Leste gibi küçücük, talihsiz bir eski sömürge ülkesine karşılıksız tıbbî yardım yapılacakmış.
İstanbul’a gelen sinirbilim uzmanı Prof. Dr. Pedro A. Valdes-Sosa’nın verdiği bilgilere göre, doğuştan göremeyen konuşamayan insanlara bu yetenekleri kazandırmak üzere çok ciddi çalışmalar yapılıyordu; nitekim, şimdiye dek, yerli yabancı, 458 476 kişinin yalın bir işlemle görmesi sağlanmış; şimdi aynı kurtarıcı işlemi 1 000 000 kişiye ulaştırmayı tasarlıyorlarmış.
Yine Sosa, isteyen ülkeye temel aşıların yapımını öğretmeyi, dahası üretimlik açmasına yardım etmeyi sürdürdüklerini anlatmıştı; bu alanda bir adımı daha Cezayir’le birlikte atmışlar: eğitim, üretim, her alanda yakın işbirliği yapacaklarmış. - Hey ulu Tanrım! Biz de o günü görebilir miyiz acaba?
Birer birer işbaşına gelen gerçekten ulusçu önderlerin, Chavez’in, Morales’in, Ortega’nın halklarının çıkarlarını korumak üzere attıkları adımları, kamuşlaştırmaları, yabancı anamalı ya kendi haklarını gözeten sözleşmelere uymaya ya da çekip gitmeye zorlamalarını gözlerine at gözlüğü çekilmemiş olanlar okuyordur bizim basında bile. Sevgili Ahmet Necdet Sezer, tutuma kendi ceplerinden başladıklarını, aylıklarını düşürdüklerini, halkları gibi giyinip yaşadıklarını okuyup seviniyoruz. En son, Ortega¸ artık öyle allı pullu bir sarayda değil, alçakgönüllü bir yapıda oturup çalışmak istediğini bildirmiş.
Kısacası toplumculuk, kaç yüzyıldır dünyayı kasıp kavuran anamalcı soygunun yerine, gerçekten canlı cansız bütün varlıkları gözeten, evrenin özünde zaten varolan dayanışıp yardımlaşmayı toplumsal yapıya yeniden kazandırmak olmalıydı, olmalıdır.
İran’ın çekirdek enerjisi elde etme girişimlerinden dolayı cezalandırılmasını amaçlayan son BM(?) kararına ABD’yle birlikte olumlu oy veren Çin’le Rusya insanlığa böyle bir sevinç tattırabilir mi dersiniz?
Cumhuriyet, 07.01.2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder