ONURLU SOYLU TOPLUMCULUK
Gözü doymaz, çıldırmış anamalcı kürede yaşadıklarınızı biliyorsunuz; gelin
şimdi öbür kürede, onurlu, soylu bir toplumculuğu yürürlüğe koymaya çalışanların
küresinde olup bitenlere göz atalım.
ABD’nin ve kuyruğuna takılmış sömürücülerin baskısıyla kırk yıl Küba’da Fidel
ve yoldaşlarının başlattıkları denemeye sırt çevirmiş, hattâ başarısızlığa
uğraması için ellerinden geleni yapmış ülkelerin başına, çekilenlerden ders
almış gerçekten ulusunu düşünen önderler geçmeye başlayalı beri, Güney
Amerika’da, insanlık tarihinde ilk kez bir umut yeli esiyor.
Güzel Küba halkıyla 50 yıldır anamalcı soyguncuların bütün oyunlarını boşa
çıkaran, hepimize onurlu, soylu, sevecen toplumculuğun ne olduğunu, nasıl olması
gerektiğine gösteren Fidel Dede’lerine sımsıkı sarılan yeni önderler, daha
önceki düşünsel kılavuzlarının, Mustafa Kemâl Atatürk’ün izinden giderek “yurtta
barış, dünyada barış” ilkesi uyarınca, binlerce yılın alışkanlığını bozdular,
kimseye saldırmıyor, kimseyle silahlanma yarışına girmiyor, tersine ülkelerini,
yurttaşlarını bir an önce eve, okula, bakımevine kavuşturmaya çalışıyorlar.
Elbette bu işin öncü de Küba. Gerek çok yerinde bir kararla oluşturdukları
ortak haber kurumu Prensa Latina’dan, gerek buradaki José Marti Küba Dostluk
Derneği’nden gelen bilgilere göre şu umut verici işleri yürütüyorlar
elbirliğiyle:
Biliyorsunuzdur, Chavez’in işbaşına geçişinden sonra, Küba’lu gönüllü
öğretmenler, Devrim’in ilk yılında kendi ülkelerinde yaptıkları gibi,
Venezüela’ya koşup yoksul halka okuma yazma öğrettiler; Küba’lı hekimler onların
gecekondu mahallelerindeki halka parasız baktılar, ilaç dağıttılar, Venezüela’lı
hekimlerin yetişmesine yardım ettiler.
Şimdi aynı okuma yazma atılımını, tam 500 yıl kendilerini ve bütün Güney
Amerika’yı amansızca sömürmüş İspanya’da gerçekleştireceklermiş.
Bânû Avar’ın çarpıcı “Küba” belgeselini görmüş olanlar bilecek, nicedir
dünyanın dört bir yanından başarılı, yoksul öğrencilere parasız tıp eğitimi
veriliyor Küba’da; önümüzdeki dönemde tam 100 000 yabancı hekimi eğitmeyi
tasarlıyorlarmış.
Bunun için de, Küba bütçesinin %26’sı eğitim ve sağlığa ayrılmış – gözünüzü
iyice açıp bir daha okuyun: papaz beslenmesine, kilise açılmasına değil, isteyen
herkese son sınırına dek parasız eğitim sağlamaya, en uzak köydeki insana bile
Fidel’le eşit yalansız dolansız, etkili, donanımlı bakım sunmaya!
Timor Leste gibi küçücük, talihsiz bir eski sömürge ülkesine karşılıksız
tıbbî yardım yapılacakmış.
İstanbul’a gelen sinirbilim uzmanı Prof. Dr. Pedro A. Valdes-Sosa’nın verdiği
bilgilere göre, doğuştan göremeyen konuşamayan insanlara bu yetenekleri
kazandırmak üzere çok ciddi çalışmalar yapılıyordu; nitekim, şimdiye dek, yerli
yabancı, 458 476 kişinin yalın bir işlemle görmesi sağlanmış; şimdi aynı
kurtarıcı işlemi 1 000 000 kişiye ulaştırmayı tasarlıyorlarmış.
Yine Sosa, isteyen ülkeye temel aşıların yapımını öğretmeyi, dahası üretimlik
açmasına yardım etmeyi sürdürdüklerini anlatmıştı; bu alanda bir adımı daha
Cezayir’le birlikte atmışlar: eğitim, üretim, her alanda yakın işbirliği
yapacaklarmış. - Hey ulu Tanrım! Biz de o günü görebilir miyiz acaba?
Birer birer işbaşına gelen gerçekten ulusçu önderlerin, Chavez’in,
Morales’in, Ortega’nın halklarının çıkarlarını korumak üzere attıkları adımları,
kamuşlaştırmaları, yabancı anamalı ya kendi haklarını gözeten sözleşmelere
uymaya ya da çekip gitmeye zorlamalarını gözlerine at gözlüğü çekilmemiş olanlar
okuyordur bizim basında bile. Sevgili Ahmet Necdet Sezer, tutuma kendi
ceplerinden başladıklarını, aylıklarını düşürdüklerini, halkları gibi giyinip
yaşadıklarını okuyup seviniyoruz. En son, Ortega¸ artık öyle allı pullu bir
sarayda değil, alçakgönüllü bir yapıda oturup çalışmak istediğini bildirmiş.
Kısacası toplumculuk, kaç yüzyıldır dünyayı kasıp kavuran anamalcı soygunun
yerine, gerçekten canlı cansız bütün varlıkları gözeten, evrenin özünde zaten
varolan dayanışıp yardımlaşmayı toplumsal yapıya yeniden kazandırmak olmalıydı,
olmalıdır.
İran’ın çekirdek enerjisi elde etme girişimlerinden dolayı cezalandırılmasını
amaçlayan son BM(?) kararına ABD’yle birlikte olumlu oy veren Çin’le Rusya
insanlığa böyle bir sevinç tattırabilir mi dersiniz?
Cumhuriyet, 07.01.2007
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder