28 Ocak 2013 Pazartesi

KÜBA’NIN DOĞAYA SAYGILI TARIMI




KÜBA’NIN DOĞAYA SAYGILI TARIMI


            Marketlerin hepsinde, dükkânın bir köşesi organik ürünleri ayrılıyor; televizyonlarda organik ürünleri öven söyleşilere sıkça rastlanıyor; ama ben o ürünlerin, şu amansız kazanç yarışında, sahici olduklarına inanmıyorum; böyle bir tarımın ancak para için yarışın ortadan kaldırıldığı bir toplumda gerçekleştireceği inancındayım.
            Nitekim, doğrulaması soL gazetesinde, Esin Saraçoğlu’nun Küba’ya yaptığı bir gezinin anlatımından geldi; Esin, çevreyi gözeten tarımı merak etmiş; Havana’daki üretim birliklerinden birinin başkanı Miguel’le söyleşmiş; söyleşinin önemli bölümlerini paylaşalım:
            Esin- Bu kadar ilginç ne yapıyorsunuz burada?
            Miguel- Bugün Küba’da yaklaşık 350 000 kişi kentsel tarımla uğraşıyor. Kentsel tarım, insanlara düşük fiyata, sağlıklı ürün sağlıyor. İş alanı yaratıyor. Kentlerde yaşayan kadınlar bu üretimin önemli bir parçası. Bizim üretim birliğinden biliyorum, kadınlar her zaman daha iyi yönetici, daha iyi üretim birliği üyesi oluyorlar. Kentsel tarım, ayrıca, ortalama ömrün yaklaşık 80 yıl olduğu Küba’da, emeklilik çağında insanlara bir yaşama umudu sağlıyor. Çocuklar da küçük yaşta toprakla uğraşmanın çok değerli bir şey olduğunu öğreniyorlar. Üstüne üstlük, kentin içinde yeşil, güzel ve hoş bir hava yaratıyoruz. Kentsel tarım, her yıl, l milyon ton besin üretiyor Küba’da. Bu üretimin tamamı organik ve yerel. Yerel olması önemli, gerçek organik tarım yerel olmalıdır çünkü.
            Esin- Ne üretiyorsunuz?
            Miguel – Marul, ıspanak, karnabahar gibi sebzeler. 30 farklı sebze var bunun içinde. Meyveler, tıbbî bitkiler, süs bitkileri de. Toplam 10  hektar kullanıyoruz, 800 metrekareyle işe başlamıştık. Küçük bir işleyimimiz (sanayimiz) bile var.
            Esin – Konserve mi yapıyorsunuz?
            Miguel – Hayır, henüz değil. Geri kazanımdan elde edilen şişeleri kullanıyoruz.  Domates salçası, sarımsak püresi, baharat, sirke hazırlıyoruz. Katma değerli ürünler bunlar. Böylece fazla ürünleri saklamış oluyoruz.
            Esin – Hayvan da yetiştiriyor musunuz?
            Miguel – Evet, sığır, tavşan, biraz da keçi yetiştiriyoruz. Bir de böcek.
            Esin – Küba’da böcek yendiğini bilmiyordum.
            Miguel – Yoo, hayır, böcek yemiyoruz. Şöyle anlatayım: organik tarımda iki önemli sorun var: salgınlarla, hastalıklarla savaş ve bitkilerin gelişmek için gerekli şeylerle beslenmeleri. Hastalıkla savaşta, zararlılarla beslenen böcekleri üretiyoruz. Bir başka önemli sorun da, çeşitlilik. 400 farklı bitki yetiştiriyoruz. Ayrıca, sürekli aynı şeyi üretmiyoruz, ürün dönüşümü en vazgeçilmez koşul.
            Esin – Yapmadığınız iş yok galiba?
            Miguel – Saymakla bitmez gerçekten. Asıl önemli olan şu: burada bir döngü sağlıyoruz. Hayvanları beslemek üzere bitki yetiştiriyoruz. Hayvanlar gübre üretiyor. Gübreyi solucanlara veriyoruz. Solucanların ürettiği organik besini bitkilere veriyoruz. Dünyadaki en iyi gübre budur. Mısırlılar solucanı kutsal bir varlık sayarmış. Çünkü, yaşamın kaynağı humus’tur. Hem başı, hem sonudur yaşamın.
            Esin – Peki üretim birliğindeki örgütlenme nasıl?
            Miguel – Üretim birliği küçük bir ülke gibi işliyor. Meclisimiz var. Kaç yıldır birlikte olduklarına, üstlendikleri göreve bakılmaksızın, herkesin bir oy’u var. Birlik başkanı beş yıllığına seçilir. Meclis, yasama gücüdür. Başkan ve yönetim kurulu da, yürütme gücü. Ülkedeki üretim birliği yasalarının yanında, meclisimizin koyduğu kurallara göre hareket ederiz. Çalışma saatlerini saptayan, meclistir. Ekonomik bir iş yapıyoruz, ama kurumun temeli toplumsal; çok demokratik bir biçimde çalışıyoruz.”
            Görüldüğü gibi, 50 yıllık ABD ambargosuna karşın, hem ayakta durmayı, hem de gittikçe kirlenen bir dünyada yeni hastalıklara yol açmayan, insanı sağlıklı, mutlu, verimli yaşatan ürünler elde etmeyi başarmışlar. Üstelik bunu, öyle geniş tarlalarda, en karmaşık, en pahalı makinelerle yapmıyorlar; hemen evlerin önündeki bahçelerde, lokantaların taraçalarında, aklınıza gelen her yerde; eskiden çöpe atılan şeylerle yapıyorlar; ve şarkılar söyleyerek, danslar ederek.
            Silah satışlarının, uyuşturucunun, cinsel sömürünün, kadına işkencenin jet hızıyla artıp gezegenimizi cehenneme çevirdiği günlerde, bütün insanlık için, bir umut feneri gibi yanıp sönmeyi sürdürüyor güzelim Küba!

                                                                                  Güncel Mersin, 29 Ocak 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder