KÜBA’DA BİLİM VE SAĞLIK
Jóse Marti Küba Dostluk Derneği yine çok değerli bir konuğu ağırlayıp
konuşturdu:Prof Dr Pedro A. Valdes-Sosa. Sayın Valdes-Sosa, Nöroloji
Merkezi’nde, Sinirbilim Bölümünün Başkan Yardımcısı.
Duyup okumakta olduğumuz parasız sağlık hizmeti konusunda ayrıntılı bilgiler
verdi; hiçbir şey gökten zembille inmiyor, biliyorsunuz. Küba’da Bilimler
Akademisi, ABD’den iki yıl önce, 1861’de kurulmuş. Ama Fidel’le yoldaşları
ülkenin yazgısına el koyana dek kayda değer tek çalışma, şimdi bir bilimsel
araştırma kurumuna adı verilmiş Carlos Juan Finlay’in sıtmayla sivrisinek
arasındaki ilişkiyi sezip kanıtlaması olmuş.
Ancak, Devrim’den hemen sonra, ülkenin yazgısını değiştirmek üzere ilkin hâlâ
% 60’ı okuma yazma bilmeyen halkın eğitilmesi olmuş; bu iş 1961’de bitirilmiş. O
yıl Halk Sağlığı Bakanlığı oluşturulmuş. 1962’de, Bilimler Akademisi
canlandırılmış, 13 Bilimsel Araştırma Kurumu açılmış. Ve ABD’nin uygulamaya
başladığı ambargo üzerine yetiştirilmiş hekimlerin %50’si ülkeden kaçmış.
Başlangıçta Tıp Fakülteleri’nde öğretmenlik yapacak insan bulunamaz olmuş; neyse
ki Salvador Allende yardıma koşmuş, değerli öğretmenler yollamış. 1965’te, ilk
Uygulamalı Bilimsel Araştırma Merkezi açılmış. 1970’te, bu araştırmaları
kolaylaştırmak üzere, Japonlarla eşzamanlı olarak, ilk yerli bilgisayar
üretilmiş. 1981’de, virüslerle savaşan protein interferonunu öğrenmek üzeri
Finlandiya’ya bilim adamı gönderilmiş; Devrim’in altın kuralı uyarınca, “soyut
bilgi devşirmeye değil, insanların sağlıklı, mutlu yaşamalarını sağlamaya önem
verildiğinden”, yapılan buluşlar, üretilen ilaçlarla 10 yılda bütün Sovyet
ülkelerinin ilaç gereksinmesi karşılanır duruma gelinmiş.
Ancak, Moskova’dakiler, toplumcu olmalarını istedikleri ülkelere Fidel gibi
hekim ve ilaç, eğitim yerine tank gönderdikleri için SSCB çökünce bu dışsatımın
%80’ini bir anda yitirmişler. Buna karşın, Sayın Valdes-Sosa’nın büyük bir
coşkuyla, her fırsatta vurguladığı gibi, siyasal istenç doğru olduğundan,
1990-1996 arasında, kısıtlı olanakların tam 1 milyar doları bilimsel araştırmaya
ayrılmış. Bunun meyvesini toplamışlar elbet; anamalcı dünyanın amansız saldırı
ve yarışına karşın, söke söke, 38 ürün ve ilacın tecimsel hakkını almışlar.
Şimdi, Valdes-Sosa’nın deyişiyle, çemberi tamamlamak üzere, dün onlara yardım
eden ülkelere bilim ve altyapı gönderiyorlar.
Çocuk ölüm oranı 1959’da %60’mış; 2001’de bu 6.2’ye çekilmiş. İnsan ömrü
ABD’de 76.5, Küba’da 76.15. 22 Tıp Okulu’nda, çoğu yabancı, 40 000 üzerinde
öğrenci okuyor; 267 hastanenin 62’si köylerde; aile hekimliği birinci öncelik,
4158 aile hekiminin 974’ü dağlarda çalışıyor. 1999 yılında, 2 071 996 kişiye,
hastaneye gelmesine gerek kalmadan, evinde bakılmış. Venezüella ‘ye gönderilen
17 000 gönüllü hekimi hepiniz okumuşsunuzdur gazetelerde. Pakistan’a giden
gönüllü hekimlerin çalışmalarını Dostluk Derneği’nde daha geçende izledik.
Kısacası, Küba’nın güzelim halkı, şiir yazmakla yetinmeyip silahını kapıp
ülkesinin özgürlüğü, bağımsızlığı, mutluluğu için seve seve can veren Jóse Marti
ve onun sevdasını üstlenen Fidel Castro gibi soylu çocuklarının öncülüğünde,
insanlığın kurtuluşunun solut bilimde olduğunu çok iyi görmüş, gereğini yapmış,
yapıyor.
Güzelim yurdumuzda da tarihin bize armağanı benzersiz Mustafa Kemâl Atatürk
de bunu eksiksiz biliyordu yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir derken; ama
onun ömrü dünyamızı kana bulayan anamalcılarla onları yerli uşakları
padişahların çıkardıkları savaşlarda geçtiğinden, kurtardığı ülkesinin başında
Fidel gibi 47 kalmasına izin vermedi.
Ancak ülkesini, yurttaşların, dahası bütün insanları gerçekten sevme
konusundaki öncülüğünü doğal ve kaçınılmaz olarak ardılı Fidel kusursuz biliyor;
Havana’daki parklardan birine Atamızın yontusunu koydurmuş, altına hem Türkçe
hem İspanyolca yurtta barış dünyada barış yazdırmış.
Barışaysa napalmlerle, kimyasal bombalarla değil, kanseri, menenjiti, aids’i,
sarılığı önleyen ilaçlarla ulaşılacağı çok açık.
Atatürk’ün ilkesine dört elle sarılan Küba hepimiz için bir umut kaynağı.
Cumhuriyet, 18.06.2006
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder