8 Ocak 2013 Salı

BAĞIŞIKLIK VE KANSER

BAĞIŞIKLIK VE KANSER


Henri Laborit, Davranışların Öyküsü adlı kitabında şu yalın saptamayı yapıyor:Canlı varlığın birinci ereği,varolmak,varlığını sürdürmektir.
Sayfamız ekin sayfası;ama varlığımız,canımız sürmüyorsa,ekin,sanat olabilir mi?Dolayısıyla ben,aslında bütün öbür sanat dallarının YAŞAMA SANATI’nı ,canlı kalma sanatını öğrenip uygulamaya yaradığına inanırım.
Uzak akrabalarımız beyaz fareler üzerinde şöyle bir deney yapılmış:yan yana iki kafes,aralarında küçük bir kapı:bölmelerin birine fareyi,öbürüne yiyeceği koymuşlar.Fare yiyeceğin korusunu almış,küçük kapıdan geçip yemiş.
Sonraki aşamada,yiyeceği koyarken,ışıklı ve sesli bir uyarı düzeneği yerleştirmişler;fare bu kez,o uyarıyı görüp işitince seğirtip yiyeceğe kavuşmuş.
Ardından uyarıları yapmış,küçük kapıyı açık bırakmış,fareciğin yiyecekli bölmeye geçmesini beklemiş,sonra kafesin tabanına akım vermişler;yiyecekle (ödülle) birlikte canı yanan (cezaya çarptırılan) hayvan,bir iki denemenin sonunda,sesli-ışıklı uyarıyı duysa,ara kapı açık bırakılmış olsa da,yerinden kıpırdamaz;dahası,gidip kafesin ortasına çöker olmuş.Bu çökme belli bir süre uzayınca da,yavaş yavaş kulakları düşmüş,tüyleri dökülmüş,miğdesinde yaralar açılmış.
Bu son aşamaya gelmeden önce,kafesinin kapısı açılıp içeri ikinci bir fare bırakılınca,hemen yeni gelenin tepesine çullanmış,tiftiğini attırmış;bir bakıma,şimdiki durumumuz:hepimiz,kafesleri oluşturanın,bize akım verenin,bin türlü cezaya çarptıranın kendi elimizle oluşturduğumuz kurulu düzen olduğunu unutuyor,boşu boşuna,en yakınımızdaki bireylere saldırıyoruz.
Farede,eylemin bir işe yaramadığını anımsatan bellek,elbet bizimki gibi;bellekse,dirimbilimdeki son doğal-kimyasal bulgulara göre,iç ve dış ortamda oluşan enerji değişimlerinin sonucunda içdengemizde ortaya çıkan denge değişikliğinin sinirlerimiz ve beynimizdeki gözelere (hücrelere) önbesiler (proteinler) aracılığıyla işlenen,orada ömür boyu kalan izlerden,anılardan başka bir şey değil.
Öbür canlı varlıklar gibi,insan için de,enerji değişimleri sonucu iç ve dış ortamda oluşan denge bozulmasını düzeltmenin iki yolu var:kaçmak ya da eyleme,savaşıma girmek.
Bu iki yolda da,sinirlerle beyin,işbirliği,eşgüdüm içinde,kimi örgenleri kullanarak kimi önlemler alıyor:bütün iç-dış uyarılar hipotalamusa gönderiliyor;o kendisinde ya da beynin öbür kesimlerinde saklanan deneyimlerin ışığında,varlığın kaçması ya da savaşması için gereken önlemleri alıyor;kimi kas ve sinirlerdeki etkinliği,dolayısıyla o örgenlerdeki kan dolaşımını arttırıyor ya da azaltıyor.
Ama eylemin işe yaramadığı,yaramayacağı başından belliyse;varlık,önüne çıkan sorunu kaçarak ya da savaşarak aşamayacaksa,gergin bir bekleyiş (hepimizin bayıldığı Batı diliyle STRESS) başlıyor;gergin bekleyiş çok uzun sürerse,hipotalamus,başyardımcısı hipofizi uyarıyor,ayrıntısını adı geçen kitapta bulacağınız bir salgı çıkarttırıyor;bu salgı,böbreküstü bezine bir buyruk gönderiyor;o da,kaçış ya da kavgada kullanılmak üzere,adrenalin ve kortizol üretiyor;eylem sırasında çok işe yarayan bu iki içsalgı, eylemsizlikte zehire dönüşüyor;hele kortizona dönüşen kortizol,canlı varlığın ayakta kalabilmesinin temel dayanağı bağışıklığı TAM ANLAMIYLA çökertiyor.
Bağışıklığın çöküşünden sonra,bütün iç ve dış saldırılara açık oluyorsunuz:alın size miğde yaraları,mikrop kapmalar,kanbasıncı bozukluğu,en sonunda da kanser.
Şimdiye dek sinir bozukluğunun,gerginliğin,tinsel çöküşün hastalıkların oluşumunda çok etkili olduklarını sık sık okudum elbet,ama Laborit’nin kitabında bunun kimyasal-dirimsel oluşum sürecini bulunca her şey pırıl pırıl aydınlandı.
Çağımızın en yıkıcı hastalığı olan aids ya da başka kanser biçimleri hâlinde karşımıza çıkan denge yitimi konusunda,şimdiye dek,Bağışıklık Dizgesi’nin önemini bilen,önemseyen,onu canlandırmaya çalışan üç kişi tanıdım yurdumda:Dr Ziya Özel (Türkiye’de değeri bilinmediği,dahası,hekimlik yapması yasaklandığı için,şimdi zakkum özünü ABD’de geliştiriyor;yakında,dolarla oradan satın alırız!);Kanserden Korkma,Modası Geçmiş Tedaviden Kork adlı kitapta prostat kanserini yenişinin öyküsünü anlatan,çeşitli televizyon kanallarında bu bilginin yayılması için canını,ününü,bilgisini ortaya koyan Dr İlhami Güneral; son olarak da,herim olmadığı hâlde,adı geçen iki hekim gibi yardımcı ilâç bile kullanmadan,bağışıklığın önemini eksiksiz kavrayıp salt beslenmesini,yaşama biçimini değiştiren,bugün ışıl ışıl bakışlarla minyatürler yapan,sergilere koşan,edindiği evrensel bilgiyi insan kardeşlerine seve seve dağıtmak üzere Kanser Derneği’nde canla başla çalışan ressam Mehtap Kardaş.
Canlı varlığın asal ereği canlı kalmak,varlığını sürdürmekse,bu kısa bilgilerin işe yarayacağını ummak isterim.

Cumhuriyet, 5.12.2001

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder