TURGUT ATALAY
TURGUT ATALAY
Sağolsun,Mehmet Kıyat,son yıllarda güzel bir alışkanlık edinmişti:mevsim
sonunda birkaç ustanın sergisini art arda açıyordu.
Bunlar arasında elbet Turgut Atalay da vardı;nitekim,2003 Mayıs’ında en son
Doku’da gördüm onu;son yaptığı resimleri,eşiyle birlikte,orada sundu
sevenlerine.
Geçen gün uğradığımda,Nevzat Metin haber verdi öldüğünü;biraz da
yakındı:kimsecikler yokmuş son yolculuğuna uğurlarken.Ee,bundan daha doğal
değilse bile,olağan ne var?
Bundan önceki yüzyıllarda,giderek yıllarda verdiğimiz
anlamıyla,sanata,sanatçıya yer mi kaldı tüketim-öğütüm toplumunda?
Bakın ne diyor Turgut Atalay,Nevzat’ın 2001’de bastığı,çıkarken armağan etme
inceliğinde bulunduğu kitabında:
Sanatçı toplumun mudur,yoksa yalnız kendinin midir?
İnsan,karşısındakine birşeyler söylüyor.Konuştuğu dilin,sözün anlaşılması
gerekir,değil mi?İşte,yeni bir sorun,toplum ve tarih!...Bir sanatçı olarak
konuşacak,birşeyler söyleyeceksin!...
Anlaşılmak,dengeli olmak!Galiba,bütün yaşam buna yanıt aramakla
geçti;ölçüsüzlüğün serüveninde ölçü aramakla!...
Oyunun tadı değişti dostlar!Boyanın hem keyfi,hem coşkusu,hem de aklı
olmalıydı.Biraz da siz arayın boyanın aklını!...
Artık oyun bitti,boya da!...Günahı boynuma,boynunuza!Perde
açılıyor,perde.
Kusurumuz affola!...
Evet,ne iyi sezip dile getirmiş:oyunun tadı kaçtı,oyun bitti,boya da!
Aslında,yine de talihli bir dönemde doğup yaşamış:o yıllarda oyunun,boyanın
tadına,anlamına inanılıyordu;hızlı tüketim trenine bindirilip elleri kolları
bağlanmamış insan kardeşlerimiz hâlâ daha yaşanır bir
dünya,kardeşliğin,dayanışmanın diriltildiği bir dünya kurmayı umuyor,bunun için
çabalıyorlardı.
Derken,insanlığa o kadar buluşu kazandıran şımarık,semirmiş Batı
toplumlarındaki bütün sıradışı akıllar yalnız para kazanıp kazandırmayı,ve bu
işi de en kestirme yoldan,silah ve uyuşturucu satarak,başka bir deyişle ölüm
saçarak yapmayı seçtiler,günün 24 saatinde,365 gün,uykularında bile buna emek
harcamaya koyuldular.
Böyle bir dünyada hâlâ galerilerin bulunması,sergi açılması,resim-yontu
kitabı basılması,bunlar için yazı yazılması olsa olsa geri kalmış bir avuç
çılgın’ın işidir;çok yakında,posteki modern hepsini silip
süpürür.Nitekim,Beyoğlu’ndki büyük galerilerin hepsi uçup gitti,posteki gelip
hepsinin yerine serildi.
Turgut Atalay,dediğim gibi,görece talihli bir dönemde yaşamış;tutkuyla
sarıldığı her alanda doya doya üretimde bulunmuş;ne mutlu ona da,yakınlarına
da!
Çünkü rastlantı-gereklilik ikilisi uyarınca,yeryüzündeki milyarlarca insana
bu kadarı düşmüyor,bundan sonra hiç düşmeyecek!
Gerçi evrenden,onun ayrıcalıklı birimi dirim’den umut kesmemek gerekiyor:en
iç karartıcı koşullarda yeniden doğuşa izin vermişler hep.
Ancak,korkarım,yerküre evrenin kendisine bağışladığı boyayı tüketmek
üzere!
Turgut Bey,yanından,canından ayırmadığı sevgili Muâllâ’sına daha evlendikleri
gün bir söz vermiş;günün birinde kitabım basılacak.
Günümüzün korkunç olumsuz koşularına karşın,bu sözü tutmasına yardım etmiş
olan Leylâ-Nevzat Metin çiftine bir kez daha alkış.
Cumhuriyet,13.01.2004
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder