METİN DEMİRTAŞ’IN “SARI DEFTERİ”
E Yayınları, sevgili Metin Demirtaş’ın şiirsel yazılarını, günlüklerini bu adla basmış; kitabın kapağındaki fotoğraf ve tasarım, İbrahim Demirel’in; kitabı bilgisayara Ersin Türk geçirmiş.
Kitabı süsleyen fotoğraflar arasında, 21. sayfada, Demirtaş ailesinin topluca görüntüsü de var; gerçek çocuğu olan anasıyla babasının arsında iki kız iki oğlan.
Bakın ne demiş babası için:
BABAM
Elleri,
Kurumuş ağaç kabuğuna benzerdi.
Anımsadıkça
Şurama bir şeyler düğümlenir.
Taşçıydı.
Taşlık bahçelerde gün boyu
Balyoz sallardı.
Bize sevgisini bıraktı
Başka bir şeyi yoktu.
Babalar pek anılmaz şiirlerde.
Annelerdir daha çok sözü edilen.
Beslenip barındıkları yere
Bir sığınma duygusudur şairleri
Biraz da buna yönelten.
Yok benim de,
Babam için bir şiirim
Taşı
Eğri durur bu yüzden.
Akçay, 1985.
Taşa toprağa balyoz sallayan o yiğit adam sonunda akciğer kanserine yakalanmış ve göçmüş; Sanat Enstitüsü’nde okutup tekniker yaptığı oğlunun demir yerine sözcükleri döve döve yazdığı şiirleri doya doya okuyabildi, tadına varabildi mi bilmem? 1996’da kazandığı Nasreddin Hoca Fıkrası Derleme Ödülü’nü de; Akdeniz Üniversitesi’nin verdiği “Kitapek Ödülü’nü de; “Türkülerde Gezer Adları”’yla kazandığı “2010 Yunus Nadi Ödülü”nü de, “Cemal Süreya Şiir Ödülü’nü de göremediği kesin.
Gerçek pırlanta değerindeki kitabı alınca bir yığın değerli anıyla, olayla, şiirle karşılaşacaksınız; Anadolu’nun bütün soylu çocukları gibi, barışı, emeği, kardeşliği savunduğu için başına gelmedik kalmayan; o arada bir bacağını da yitiren sevgili Metin Demirtaş’tan bir şiir daha alayım buraya.
YENİ DÜNYA DÜZENİ
Emeğin bayrağı suskun.
Dalgalanmakta yeni dünya düzeninin
Kanlı bayrakları, kara bir rüzgârda.
Kötülük bir veba gibi yayılmış dört bir yana
Ölüm tacirleri kışkırtmış halkları
Kardeş kardeşi boğazlamakta.
Yakıp yok etmekte bir kıran gibi
İnsanlığın yarattığı bütün değerleri
Vahşeti Emperyalizmin.
Şiddet çıkmış mağaralardan
Sokak ortasında narin çocuk ölüleri
Sarışın, ak, kara…
Söndürülmüş gülücükleri, açlık ve kurşunla.
İnsanlar umarsız, şaşkın
Savrulup durmaktalar ordan oraya
Yalanların bombardımanı altında.
Alınteri hiçe sayılmış
Örselenmiş insan kalbi.
Erdem ve incelik çiğneniyor
Demir postalların altında
Bu karanlık tabloda
Hiç mavi bir ışık yok mu?
Nâzım yanıtlıyor bu soruyu
Doğrulup mezarında:
‘Umut, umut,umut
Umut insanda.’
1995, Ankara.
ULUS,6 Haziran 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder