DOĞU ANADOLU KİMİN?
Sevgili dostum Halûk Tarcan yine bellek tazeleyici bir ileti gönderdi;
verdiği bilgileri paylaşalım:
“Prof Erzen ve çalışma arkadaşlarının araştırmaları, Batılı araştırmacıların
Avrupa ile Asya arasındaki büyük köşebaşını, Doğu Anadolu Yüksek Yaylasını
tarihsiz bıraktıklarını ortaya çıkarmıştır. Sömürgeci devletlerin bu stratejik
bölgede çıkarlarına uygun ‘yapay devletçikler’ kurmayı düşündükleri için böyle
yaptıkları çok açıktır.
Prof Erzen’le arkadaşlarının tam 30 yıl çalışarak gün ışığına çıkardıkları,
nedense tarih kitaplarımıza girememiş bulgular şunlardır:
* Ön-Atalarımız buraya İ.Ö. 13 000’lerde Orta Asya’dan göç etmiş ve orada 20
000’lerde kaya resimleriyle başlayıp gelişen büyük Türk kültürünü, o arada en
önemlisi YAZIYI getirmişlerdir.
Batılı araştırmacıları dehşete düşüren, bin bir oyunla sözünü etmemeye
çalıştıkları tarihsel ve kültürel kanıt, Ermenistan ve Azerbaycan’a dek uzanan,
Van ve Hakkâri yöresinden başlayan Tir-i Şin Yaylası’ndaki 35 000 kaya resmidir.
Bunlarla Orta Asya’dakiler arasında tam bir birlik ve benzerlik vardır.
* Ayrıca, buna koşut olarak, Van’ın Baş et Dağı’nda, 13 000’lerde oralara
gelmiş Ön-Atalarımızın yaptıkları, yazı öğeleri de içeren kaya resimleri vardır.
Bunların birini anmak gerekirse, Baş et Dağı’ndaki bir kaya resmindeki damgada
iki dağ keçisi, insanı andıran iki çizim ve bunları anlam olarak birbirine
bağlayan biçimler görülmektedir. Bunların her biri birer kavramı dile getiren
‘damgalar’dır.
* Bu tür kaya resimlerini ve Ön-Türk yazısını barındıran yerler kısaca
şöyle:
Van-Hakkâri ve Bitlis’teki Gevaruh Vâdisi ((10-8 000); Sat Dağı ve gölü (8-6
000); Hırkanıs suyu, Munsur Vâdisi, Pagan köyü ( 8 000); Put köyü ( 4-3 000);
Cûdi Dağı 8 000-1 500).
Bunlar yaklaşık 30 kaya yazıtı, başka bir deyişle gözle görülen elle tutulan
yazılar, metinler, yazılı bilgilerdir.
Cûdi Dağı’ndan iki örnek verelim:
Hakkâri’deki Sat Dağı’nda üç damga, yâni üç kavramlı petroglif İ.Ö.8 000’lere
uzanmakta ve DOĞU ANADOLU’NUN İLK SAHİPLERİNİN TÜRKLER OLDUKLARINI kanıtlayan
bir Ön-Ata Damgası’dır.
Burada, Dağ Keçisi, Gök, Tanrı, vb anlam taşımakta;
10 Nokta: ON, Türklerin bir bölümün adıdır, sonradan Hun olmuştur, ayrıca
kozmosu, 10 sayısını simgelemekte;
Damgadaki boynuzlar, kişi, şeref, kutsal anlamına gelmektedir.
ÇİLGİRİ YAZITI, Prof Muvaffak Uyanık tarafından Van’ın Çilgiri kasabasında
bulunmuş, İ.Ö. 7-6 000’lerde yazıldığı tahmin edilen yazıt bir mermer sütun
dilimi üzerindedir. Van Müzesi’nin bahçesinde duran bu yazıtın değerini
anlattığım zamanın Kültür Bakanı Namık Kemâl Zeybek onu müzenin içine
taşıtmıştır.
Kâzım Mirşan’ın okuduğu yazıt, halkını bütün halklar arasında en uygar halk
durumuna getiren OQ’un, ermişin, peygamberin anısınadır.
Çilgiri yazıtının ortasındaki OQ diye okunan, ‘günahsızlığı’ ve ‘değişmez
değeri’ anlatan Haç’ın benzerini Van gölündeki Ahtamar Adası’nda bulduğumuz bir
taşta görürüz; aynı OQ, İ.Ö.1 000 yılında yapılmış Ahtamar kilisesinin kapısının
iki yanında da vardır.
Bu Haç, Batılıların soykırımdan geçirdiğimizi öne sürdükleri, tarihçilere
kanıtlatamadıkları suçlamayı Temsilciler Meclisleri’nde yasa kabul ederek bize
yamaya çalıştıkları Ermenilerin anıtlara diktikleri anıtların ortasında da
görülür.
Zavallı Batı ve onlara uyan Ermeni yöneticileri kökü İ.Ö. 7 000’lere uzanan
bu Haç’ı Vakitan’ın İ.S. 400’lerde simge olarak benimsemesine yaslanmakla,
Anadolu dip kültürünün Ön-Türk kültürü olduğunu ve kendi kökenlerinde Ön-Türk
kültürü bulunduğunu yadsımaya çalışmaktadır. “
Bilimsel bulgular olgular bunlar; anamalcı sömürü burgacında gittikçe
sıkışan, gözü dönmüş olarak her yana saldıran Batılıların bunları görmesini,
onaylamasını bekleyemeyiz elbet, işin asıl acı, can alıcı yanı, her uğraştan,
her konumdan kendi yurttaşlarımızın bu açık gerçekleri görmemesi, özcanlarına
kıymak üzere, Batının yalanlarına uşaklık etmesidir.
Cumhuriyet, 8 Ağustos 2007
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder