“AVRUPA BİRLİĞİ’NİN EVSİZLERİ
Bu, yine sevgili Yılmaz Dikbaş’tan gelen bir yazının başlığı. Önce evsiz
terimini tanımlıyor:
“Yaşayacağı bir konuta sahip olmadığı gibi, kiralık bir evi bile olmayan
kişilere ‘evsiz’ denmektedir.Para getirecek herhangi bir işleri, herhangi bir
gelir kaynakları olmayan bu insanlar ya geçici olarak yakın akrabalarının ve
arkadaşlarının evlerinde, ya yardım kurumların işlettiği ‘sığınma evleri’nde
kalmakta ya da sokaklarda yatmaktadır.
Her birey, en temel gereksinme olarak, insan gibi yaşayabileceği koşulları
taşıyan bir ev ister. Kendisinin de olsa, kiralık da olsa, insanca yaşayacağı
konuttan yoksun kişi, evsiz insan, toplumun dışına itilmiş demektir. Evsiz
insan, en temel hakkından yoksun kişidir. İşi yoktur, toplumsal güvenceden
yoksundur, sağlığını koruyamaz, çocuklarını besleyemez, okula gönderemez,
sağlıklı büyümelerini sağlayamaz,yarına hazırlayamaz.
Evsiz insan,en temel hizmetlerden yararlanamaz. Elektrik, su, doğalgaz
kullanamaz.Evsiz insanın belli bir adresi de yoktur”
Sonra soruyor sevgili Dikbaş:”Peki, yukarıda tanımladığımız evsiz insanlara
‘Aydınlanmış Avrupa’nın uygar ülkelerinde de rastlayabilir miyiz?”
Yanıt, kocaman bir EVET! AB’nin şimdilik 15 ülkesinde, “3 milyon kişinin
belli bir adresi yok, yani evsizler!”
Şimdi,Avrupa Birliği’nin(?) seçkin, uygar, aydınlanmış, bütün insanlığı
aydınlatan kimi üyelerinin nüfuslarını,kişi başına dolar olarak gelirlerini ve
söylenmeye razı olunan evsiz sayılarını sıralayalım:
İngiltere: 60.441.457 /29.600 /100.000.
Almanya: 82.431.390 /28.700 /860.000.
İsveç: 58.103.033 / 28.400 / 8.440.
İtalya: 58.103.033 / 27.700 / 220.000.
Hollanda. 16.407.491 /29.500 / 40.000.
Danimarka: 4.432.335 / 32.200 / 11.000.
Fransa: 60.656.178 / 28.700 / 200.000’den fazla.
Polonya: 38.635.144 / 12.000 / 60.000.
Çek Cumhuriyeti: 10.241.138 / 16.800 / 70.000’e yakın.
Yunanistan: 19.668.354 / 21.300 / 17.000 (Bunun 11.000’i Atina’da).
İspanya: 43.341.462 / 23.300 / 273.000.
Ve sonraaaa, kendi yurttaşlarına ev, iş, aş vermeyen AB ülkeleri, inanılmaz
bir insanseverlikle,Türkiye’deki kimi sözümona sivil toplum örgütlerine,
belediyelere, kişilere para yağdırıyor. Ee, o paraları alanlar da borçlu mu
kalacak? Kendi yurtlarını, insanlarını silip en yılmaz AB savunucusu
kesiliyorlar.
Haydi hep birlikte Cehenneme!
Yılmaz Dikbaş, Avrupa Birliği’nde Engelliler(Özürlüler) başlıklı yazısında da
bile bile yaratılan, sürdürülen bu Cehennem’in başka bir yanına değiniyor:
Dünya Sağlık Örgütü kestirimlerine göre, bugün yeryüzünde 500-800.000.000
bedensel-zihinsel özürlü insan bulunmakta;bunun 580’i yoksul ülkelerde, kalan
%20’si de varsıllarda yaşamakta.
Aynı Örgüt’ün saptamasına göre, özürlülerin %82’si yoksulluk sınırının
altında yaşamaya çalışmaktadır.
Dikbaş, haklı olarak soruyor:20 milyon işsizini, 37 milyon özürlüsünü,
sokaklarda sürünen 3 milyon evsizini, ortada bıraktığı yaşlılarını toplumdan
dışlamış AB, hangi yüce amaçlarla Türkiye’ye 1. 100.000.000 Avrupa lirası
bağışlıyor? Fener Balat’taki 200 evin onarılması için, karşılıksız, 3.800.000
Avrupa lirası yolluyor acaba?
Oynanan oyun çok açık; bütün sorun, Anadolu halkının, her şeye karşın
satılmamış bir avuç uyarıcının sesini iş işten geçmeden duyup ayağa kalkıp
kalkamayacağında; yumruğunu sıkıp bu aşağılık sömürücülerle onların yerli
ortaklarının tepesine indirip indirimeyeceğinde.
Cumhuriyet, 7 Eylül 2005
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder