6 Ocak 2013 Pazar

ANAMALCILIK JAPONYA’DAN DERS ALABİLİR Mİ?


ANAMALCILIK JAPONYA’DAN DERS ALABİLİR Mİ?


            Hayır! Üstelik yerle bir olan, bundan sonra en az 150 yıl çekirdek enerjisi külleriyle zehirlenecek olan Japonya’nın kendisi de alamaz; çünkü temel ilke dünyayı, o arada insanı, canlı-cansız bütün öbür varlıkları kollamak, korumak değil; gittikçe hızlanarak, daha çok üretmek, satmak, para kazanmaktır.
            Biliyorsunuz Japonya depreme karşı sözümona bütün çağdaş önlemleri almış bir ülkeydi; daha önce 7‘yi aşmayan sarsıntılarda hemen hiç yapı yıkılmıyor, insan ölmüyordu. Ama bu kez büyüklük 9 olunca, üstüne bir de okyanusun dev dalgaları eklenince, her şey alt üst oluverdi. Deprem en yıkılmaz sanılan yapıları bile sarstı, yıktı, çatlattı: ama daha acımasız vuruş denizden geldi; bütün dünya kentlerin, hava alanlarının, uçakların, binlerce arabanın , geminin saman çöpü gibi sürüklenip oradan oraya vuruluşunu izledi.
            Oysa bu bir Hollywood kurgusu değildi, o yapıların, o araçların içinde, yanında insanlar, hayvanlar vardır; hepsi telef oldu. Şimdi sayıları saklıyorlardır; hele parasal açıdan sözün tam anlamıyla çökmüştür ülke.
            Ama ne yapabiliyor ülkeyi yöneten işadamları, siyasetçiler?  Yanan, çatlayan, gama ışını sızdıran çekirdek üretim merkezlerini uzaya taşıyamaz; o avuç içi kadar adada, insanları alıp – evsiz barksız bırakarak – biraz uzağa taşıyor; arada öğüt de veriyor: yağmur yağarsa sokağa çıkmayın, yağmurluk giyin, eldiven takın, yağmur suyu içmeyin.
            Gerçekten inanılır gibi değil! Yahu gama ışını sızıntısı gözle görünen bir düşman ordusu değil ki, istediğin yerde tutasın! Bundan sonra bütün yiyeceklerinizde, giyeceklerinizde, dokunduğunuz her şeyde ölüm tohumu olacak, hem de en az yüz yıl boyunca!
            Çekirdek enerjisi üretimi söz konusu olalı beri üç beş kişi bunları söylemiş, uyarmıştı hepimizi; kimse dinledi mi, dinleyebildi mi? Araba, televizyon, silah üreticisine daha çok elektrik gerekliydi; her geçen saniye daha çok gerekli oluyor; o yüzden örneğin güneş piliyle çalışan araba üretemez; silah üretiminden vazgeçemez; araba yerine trene, bisiklete binemez; daha az tüketip dayanıklı ürünler yapamaz; televizyonu, cep telefonunu ikide bir değiştirmesi, eskileri dünya çöplüğüne atması gerekir!
            Küresel ısınma çoktan kırmızı uyarı çaldı, ama kimse aldıramaz; Japonya da öyle. Ama ürkütücü sonuçlarını orada vermeye başlamış bile: Japonya kıyılarında, ülkenin temel besin kaynaklarından biri olan balıklar yok olup gitmiş; yerini kocaman denizanaları almış, hem de zehirli, dokunduğunu öldüren. Şimdi onları temizlemeye uğraşıyorlar bin bir çabayla; ayrıca, çaktırmadan, insanlara yedirmeye.
            Yenen küçük balıklar bitince ne yapacak tüketime kudurmuştan beter alıştırılmış Japon halkı? Yönecilerinin, işleyimcilerinin önderliğinde açılıyor denize; o güleryüzlü, ince bedenli, oyuncu yunuslar gürültüden hiç hoşlanmazmış halkı olarak; denizin dibinde gürültü çıkarıyor, o güzelim yaratıkları bir koya dolduruyor; sonra üzerlerine çullanıp okyanusu bile kana bulayarak doğruyorlar!
            Buna karşılık, kürenin öbür ucunda, Küba’da her yıl, kimi zaman yılda birkaç kez saatte 200 km.yi aşan kasırgalar kopuyor; kasırgayı yok edemezler; ne yapacaklar korunak için? Evleri ona göre yapıyorlar; ülkenin bütün yapılanması kasırgaya ayarlı; patlayınca, ABD’nin tersine, hemen kimse ölmüyor; somut yıkımı da elbirliğiyle kısa sürede gideriyorlar.
            Dün gazetede bir haber vardı: Batı, çekirdek enerjisinden uzaklaşıyor, diye; hah, hah, hahhh! Bütünüyle kopamaz ya, olsa olsa bizim gibi geri bıraktırdığı salaklara satar, hem de atıklarıyla birlikte.
            Nitekim, Nilgün’e giderken gemideki bütün televizyonlarda yürütmenin başı çekirdek enerjisini anlatıyordu; yakına gidip dediklerini dinlemedim; ama övdüğünden, korkmayın bize bir şey olmaz, dediğinden eminim; Çernobil patladığında, döküntüleri bütün Karadeniz kıyısını kapladığında Cumhurun o günkü Başkanı televizyona elinde kan kırmızı çay bardağıyla çıkıp: korkmayın için, bakın ben içiyorum, hiçbir şey olmuyor, demedi mi?
            Vah zavallı güzelim mavi gezegen vah! Öğütle doğru yola giremedi, korkarım artık kötek de yetmeyecek, göz göre göre Niyazi olacak!


Ulus Gazetesi, 21 Mart 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder