Goethe, en zor şeyin gözümüzün önünde
duranı görmek olduğunu söylemişti gerçi, ama bu can gözüyle bakmayı unutmamış
olanlar için geçerli değil; nitekim, dünyada, ülkemizde çevrilen dolapları açık
seçik görenler kitapları birbiri ardına sıralıyor, üstelik kimi zaman birbirine
yakın adlarla: Yılmaz Polat’ın CİA Pençesinde Açılım’ından
hemen sonra, Kırmızıkedi yayınları da Erol Bilbilik’in Açılım
Kıskacı’nı bastı.
Sevgili Erol Bilbilik kitabında,
1941’de SSCB’nin kendi dizgesini bütün dünyaya yayma girişimi karşısında ABD’nin
güdümünde kurulacak NATO’dan başlayarak günümüze dek, küresel anamalcılığın
yerküreye egemen olmak, başkaldırmaya yelteneceklere dersini vermek üzere neler
yaptığını, yapmakta olduğunu ayrıntılarıyla ortaya koyuyor.
Bütün bunları yalnız donanmasıyla,
uçaklarıyla, elleri Bond çantalı İMF ya da Dünya Bankası görevlileriyle yapmıyor
elbet; asıl dayanağı yerli devşirme işbirlikçiler. Bunu yeniden vurgulamak üzere
bir bölüm aktarayım size kitaptan:
“Brookings Enstitüsü’nün dizi
toplantılarından biri de 9 Mayız 2009’da düzenlenen 4. Sakıp Sabancı
Üniversitesi Konferansı ve ardından yenen akşam yemeğidir. Yemekte AKP’nin
kapatılması dâvâsı ile daha pek çok konu tartışılmıştır.
Yemekte Brookings Enstitüsü’nün
Başkanı, Eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Strobe Talbott, aynı enstitüden uzman
Philipp Gordon, Daniel Benjamin, Ömer Taşpınar, ATC Başkanı James Holmes,
TÜSİAD-ABD Başkanı Abdullah Akyüz, TUSKON_ABD Temsilcisi Hakan Taşçı, Türk
medyasının Washington temsilcilerinin yanı sıra Hasan Cemal gibi kişiler yer
almıştır.
ABD Dışişleri Bakan yardımcılığı
görevinden ayrıldığı hâlde toplantıya katılan Nicolas Burns görüşlerin şu
başlıklar altında dile getirmiştir:
- ABD-Türkiye ortaklığı yeniden: Yeni
dönemde ABD Başkanı kim olursa olsun ( ister Barack Obama ister Hillary Clinton,
ister John McCain ) Türkiye ile müttefiklik ilişkilerine öncelik tanımalı.
Türkiye, terörizm sorununu Irak hükümetini ve bölgesel Kürt yönetimini de işin
içine katarak ortadan kaldırmaya çalışmalı, böylece fiili bir durum
yaratılmamalıdır.
- Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs ve
Ermenistan konusunda yeni bir açılım yapabilir. Fener Rum Patrikhanesi ve
Ekümeniklik sorununa çözüm yolu bulunmalı; Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması
sağlanmalıdır. 2009’un Kıbrıs’ta çözüm yılı olması kimseyi
şaşırtmamalıdır.
- İran ve Suriye’ye baskı: Türkiye,
İran ile bir 28 yıl daha görüşmeme politikası sürdüremez.
- NATO amacına daha fazla destek:
Türkiye’nin Afganistan’da büyük katkısı oldu. NATO'nun amacına da katkıda
bulunmalıdır.
- Siviller tarafından idare edilen
hükümet yapısı Türkiye’nin geleceği açısından çok önemlidir. Bu şehirde Gül ve
Erdoğan’a büyük saygı var. Türkiye dünya sahnesinde iyi oynuyor, bu iki lider de
güvenilir ortaklar.
- Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın
1 numaralı yardımcılığına getirilen Philip Gordon, ‘dâvâ sonunda AKP için
kapatılma kararı verilmesi, askeri darbeden farklı olmayacaktır’
demiştir.
- Brookings Entitüsü’nün Türkiye
Masası Direktörü Dr. Ömer Taşpınar da ‘ABD, Türkiye’nin AB’ne üyeliğini daha
güçlü biçimde desteklemelidir’ demiştir.
- Brookings Enstitüsü’nde Küresel
Ekonomi ve Gelişim Programı Başkan Yardımcılığı’na yeni atanan, aynı zamanda
Sabancı Üniversitesi Danışma Kurulu üyesi Kemâl Derviş’se ‘Türkiye artık on yıl
önceki Türkiye değil, daha güçlü. Paradigmalar değişti. Üyelik süreci tek
tarafın yöneteceği bir şey olmayacak artık. Türkiye daha aktif olacağı bir
aşamaya geçmek zorunda’ demiştir.
- 20 Ekim 2009 tarihinde Conrad
Oteli’nde Brookings Enstitüsü ile TÜSİAD ortak toplantısında Enstitü Başkanı
Strobe Talbott, Başkan Yardımcısı Martin İnydik de Afganistan ve Pakistan
konusunda birer konuşma yapmışlardır.
Projenin hayata geçirilmesi amacıyla,
Bahçeşehir Rektörü Prof. Dr. Süheyl Batum ve George Washington Üniversitesi
Rektörü arasında ‘Amerikan Araştırmaları Programı’ adlı bir yapılanma için
Haziran 2006’da bir işbirliği antlaşması imzalanmıştır. Anlaşmanın ardından
Bahçeşehir Üniversite’ndeki ‘Küresel Liderlik Forumu’na katılmak üzere Morton
Abramowitz, Marc Grossman, Marc Paris ve Alan Makovsky İstanbul’a
gelmiştir.
Toplantıya Prof. Dr. Süheyl Batum,
Prof. Dr. Hasan Köni, Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Nilüfer Narlı, Burak
Kuntay, Koç Holding’ten Can Kıraç, Alarko Holding’ten İshak Alaton, Doğan Medya
Grubu’ndan Arzuhan Doğan Yalçındağ, Mehmet Acar ve Mehmet Ali Bayar katılmıştır.
Daha sonra Amerikalı heyet, TÜSİAD eski başkanı Halis Komili’yle; Koç
Holding’ten Rüşdü Saraçoğlu’yla; ertesi gün de İlhan Kesici’yle baş başa
görüşmüştür. Bu hazırlık görüşmelerinin sonunda, Brookings Enstitüsü Başkanlığı
ile TÜSİAD arasında bir anlaşma imzalanması aşamasına
gelinmiştir.”
1939 Nisan’ında, sevgili
Atatürk’ün ölümünden topu topu beş ay sonra, Lozan Kahramanı (!) İsmet
Paşa’nın Amerikalılarla imzaladığı ilk ayrıcalık tanıma anlaşmasından bu
yana, ABD’ye, doymak bilmez küresel sülüklere verdiğimiz ödünlerin sonu
gelmiyor.
Doğanın, evrenin mantığına yüzde yüz aykırı
bu gidiş bakalım ne zaman, hangi bedelle sona erecek?
Ulus Gazetesi, 27 Eylül 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder