6 Ocak 2013 Pazar

SİNEMA ESTETİĞİNE GİRİŞ



SİNEMA ESTETİĞİNE GİRİŞ

            Ömer Saydam Uysal  yolladı bu kitabı; meğer yıllar  öncesi Sinematek’teki sevdalılar arasında o da varmış; ne mutlu ona ki, sevdasını uğraşa dönüştürebilme talihine ermiş: Sinema Sanatı dalında öğretim üyeliği yapıyormuş.
            Onca yıllık birikimini sonunda İkinci Adam Yayınları’nın bastığı bir kitaba dönüştürmüş: kitap belli ki, Sinema Sanatı konusunda yerli-yabancı bütün yayınların dikkatle okunmasıyla oluşmuş; üzerlerinde çok ciddi düşünülmüş, gereken asal düşünce ve saptamalar toparlanmış. Kısacası, Sinema Sanatı’na meraklı  herkesin başucunda bulunması gereken bir yapıt ortaya çıkmış.
Ömer S. Uysal, doğal olarak, bir filmi oluşturan temel öğeleri birer birer ele almış:  çekimöyküsü (senaryo), kurgu, ses, görüntü, müzik, oyunculuk.
            Ama o, kitabın okunmasında başka bir yol öneriyor, yaratıcısı olarak: “Dolayısıyla okuyucu giriş, ana gövde, notlar ve sonuç bölümlerini (ilgi alanına göre) seçerek (sıraya uymak zorunlu değil) farklı ilerilikte ve derinlikte okumalar yapabilir, örneğin ana gövdeye atlayabilir, tekrar tekrar, bilgisi arttıkça, kitaba dönüp okumadığı bölümleri okuyabilir. Böylece kitabı  bir giriş olmaktan öteye taşıyabilir.”
            Asal öğeleri ayrıntılı biçimde ele aldıktan sonraysa, sözünü şöyle bağlıyor Ömer S. Uysal:
            Sonuç olanak şunları söyleyebiliriz: Filmin amacı kafalarımızda aydınlığa kavuşmuştur artık ve şimdi onun parçalarının çözümlenmesi yolu ile, erdemlerini ya da eksikleri konusundaki izlenimimizi kendimize ya da başkalarına ifade edebilecek durumdayızdır. Bir filmden istemeye hakkımızın olduğu en temel şeylerden biri, onun ilgimizi çekmesi (bu onun amacının değerli ve ilginç olması demektir ) ve iyi kurulmuş olmasıdır. Eylem-izlek (öykülü filmse) ya da sav (öykülü değilse) amaca uygun olmalıdır.Eylem ya da sergileme yeterli olarak fakat ekonomik bir biçimde, eksiklik ya da fazlalık olmadan, geliştirilmelidir. Açılış hemen ilgimizi çekmeli, gelişme hemen ilgimizi çekmeli, gelişme doruk noktasına mantıksal biçimde ilerlemeli ve son ne çok âni ne de çok uzatılmış olmalıdır. Karakterlerin çizilişi, onun amacı için (bu amaç, olay örgüsünü oluşturan hareket nedenleri ile tepkilerin bağlanmasına inandırıcılık sağlamaktır) yeterli olmalıdır. Ve karakterlerin davranış, düşünce ve duyguları uygun ve canlı bir biçimde, sinema aracının dilinde sunulmalıdır.
            Ancak, bütün bunlar araçların incelenmesi demektir ve onlara ilişkin söylediğimiz her şey, bir bütün olarak filmin son değerlendirilmesine doğru yöneltilmelidir. Bu, bir ve aynı zamanda, sinemacının amacının ve onun, bu amacı gerçekleştirmede göstermiş olduğu ustalık ve başarının değerlendirilmesi anlamına gelir. Her iki etken de son değerlendirmede gereklidir ve şu, eleştirin adaletsizliklerinden biri olarak görülebilir: Bir eleştirmenin, yetersiz biçimde gerçekleştirilmiş yüce bir amacı yargılaması, ustalıkla ulaşılmış hafif ve sudan bir amacın yargılanmasından genellikle daha acımasız olmaktadır.
            Böylece bir filmin eleştirisinde baştan beri savunduğumuz gerekliliği, filmin bir bütün, bir yapı, bir düzen olarak ele alınması gereğini, burada da sürdürmüş oluyoruz ve bunun uzantısında şunu da yeniden vurgulayabiliriz: Kuşkusuz bazı durumlarda eksiklikler söz konusu olsa da, ideal değer ölçüsü, sanata uygun biçimde ulaşılmış değerli bir amaç, başka bir deyişle, ‘özgün bir bakış’,’özgün bir yol’, dildir; bu ikisinin birliği, kaynaşıklığı ve ayrılmazlığıdır.”
             Gördüğünüz gibi, Ömer Saydam Uysal’ın kitabı çok titiz hazırlanmış, kullanılan her kavram ve sözcük üzerinde uzun uzun düşünülmüş bir yapıt; meraklısı hemen edinmeli.

                                                                                  Edebiyat Galerisi, 21 Kasım 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder